1. Biyouyumlu Olması

Biyouyumluluk titanyumun tercih edilmesinin en önemli sebeplerinden biridir. Biyouyumluluk özelliği sayesinde özellikle diş hekimliğinde sıklıkla tercih edilir.
Titanyum ve alaşımlarının biyouyum özellikleri, üstün korozyon direncinden kaynaklanmaktadır. Korozyon direnci ise yüzeyde oluşan ve materyali elektrokimyasal ataklara karşı koruyan pasif oksit tabakasının bir sonucudur. Biyolojik uyumu belirleyen diğer bir kriter de normal şartlar altında titanyumun kemikle osseointegrasyonun (canlı kemik dokusu ile yükleme altındaki implant yüzeyi arasında fiberimsi doku olmaksızın direkt yapısal ve işlevsel bağlantının oluşması )mükemmel olması ve üzerinde hidroksiapatite benzer tarzda kalsiyum fosfattan zengin bir tabakanın şekillenmesine imkan tanımasıdır. Biyomateryal olan titanyumla ilgili yapılan biyouyumluluk çalışmaları çok çeşitli in vitro testlerden hayvan deneyleri ve in vivo çalışmalara kadar uzanmaktadır. (https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/385628) GR.23/GR.5 ELI hammaddemizden üretilen bitmiş ürüne ASTM F136-13(2021)e1, EN ISO 10993-18:2020 ve EN ISO 5832-3:2016 standartlarına uygun olarak Kimyasal Karakterizasyon XRF ve Elementel Analiz (CHNS) testleri Atatürk Üniversitesi tarafından yapılmıştır. Yapılan kimyasal karakterizasyon test sonucuna göre titanyum hammaddelerimizin ASTM F136 standardında belirtilen özellikleri taşıdığı ve biyouyumlu olduğu görülmüştür. Ayrıca bitmiş ürüne EN ISO 10993-5 standardına göre Sitotoksisite testi yaptırılmış ve bitmiş ürün haline getirildiğinde titanyumlarımızın sitotoksik etki göstermediği görülmüştür.

2. Korozyon Direncinin Yüksek Olması

Titanyum, oksijenle çok hızlı bir şekilde reaksiyona girdiğinden dolayı, koruyucu olan bir titanyumdioksit katmanı yüzeyinde her zaman görülmektedir. Bu şekilde, korozyona karşı olan direnci yüksektir ve bu nedenle en iyi doku uyumluluğuna sahiptir. Günümüzde yapılan araştırmalarda metal alerjisinin korozyondan kaynaklandığı ispatlanmıştır. Titanyum korozyona dayanıklı olduğundan, metal alerjisi olan hastalarda kullanılabilmektedir.

İnsan vücudundaki akışkan, su, çözünmüş oksijen, klorür ve hidroksit gibi çeşitli iyonlar içerir. Bu nedenle, insan vücudu biyomalzeme olarak kullanılan metaller için oldukça korozif bir ortamdır. Titanyum alaşımları, yüksek korozyon direnci özelliklerinden dolayı, implant olarak insan vücudunda kullanılan, en önemli metal malzemelerdir. İnsan vücudundaki asitli sıvının pH’ı, 7,4′ tür. Titanyum alaşımları, bu asit değerinden etkilenmediklerinden insan vücuduna adaptasyon için en uygun metal malzemelerdir. (https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1488450)

3. Düşük Elastisiteye Sahip Olması

Metalik bir implant ile kemik arasındaki elastisite modülü farklılığı yük uygulamalarında uygulanan yükün büyük kısmının metalik implant tarafından taşınmasına neden olmakta ve ‟gerilim perdelemesi‟ olarak adlandırılan problemi ortaya çıkarmaktadır. Bu durum zamanla daha az yük taşıyan kemiğin işlevini kaybetmesine, kemik dokusu ve son olarak da implant kaybına neden olabilmektedir. Bu problemi azaltmak veya gidermek için metalik imlantlar arasında yüksek spesifik mukavemeti ve göreceli olarak düşük elastisite modülüne sahip titanyum ve titanyum alaşımları tercih edilmektedir. http://earsiv.anadolu.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/11421/6050/385100.pdf?sequence=1&isAllowed=y

4. Düşük Yoğunluğa Sahip Olması

4,5g/cm3

5. Kırılma Tokluğu, Yorulma Dayanımı, Çatlama Direnci

Diğer metallere göre daha yüksek yorulma dayanımına sahiptir.

6. Kolayca Kaynak Yapılabilir Özelliğinin Olması

7. Enjekte edilen maddelerle birlikte, kimyasal reaksiyona girme olasılığı en azdır.

8. Manyetik olmadığından, MR (Mağnetik Rezonans) için uyumludur.